Eksiksiz Malzeme
En ön safta birbirinden uzak üç adam duruyordu. Eskiden böyle değillerdi belki ama bugün, en yakın olmaları gereken anda bile birbirlerine bu kadar uzaktılar. Büyük olan tabuttan hiç ayrılmadı; cenaze arabasına yükleyene kadar hep yanındaydı. Ardından kendi de ön koltuğa oturdu. Diğerleri köşe kapmaca oynar gibi son görevlerini yerine getirdiler. Böylece biraz daha yaklaşmışlardı. Bundan sonra kalacağı yere koymak da büyük olana düştü. Arabadan indirirken de babasını bırakmamıştı. Sırayla küreği aldılar. Bu oyunları oynamaya yıllarca o kadar alışmışlardı ki herkes bilmesine rağmen üç kardeşin yıllardır konuşmadığını kimse kanıtlayamazdı. Bu görevi de tamamladıktan sonra gelenleri ağırlamak için baba evine gittiler. Burada da her biri başka bir işle meşguldü. Büyük olan hocayı almaya gitti, ortanca gelenleri karşılayıp taziyeleri kabul etti, küçük olansa yemek ve çay servisiyle uğraştı. "Yine hizmet etmesi bana kaldı," diye düşündü. Evde herkes kendi köşesine çekilmişti. Sanki...